T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İstanbul Güngören İlçe Halk Kütüphanesi

Güngören'in Tarihi

      
   Eski bir Rum köyü olan Güngören, Cumhuriyet döneminde Muhmutbey Köyü nahiye merkezine 9 köy ile birlikte bağlanmadan önce, Vidos adıyla anılır ve Papaz (Papazın) çiftliğini işletenler tarafından satılan ve yaklaşık 50 çiftçi ailesinin bulunduğu bir köy olarak bilinirdi. 1950'li yıllarda Vidos ile birlikte Bakırköy ilçesine bağlı Mahmutbey Köyü nahiyesi; Avas (Havas) Atışalan, Ayapa (Kirazlı), Ayayaği (Kayabaşı ve Şamlar), Çıfıtburgaz (Çiftlikburgaz, Bağcılar), Litsos (Esenler), Nifos (Kocasinan)ve eski adları bilinmeyen İkitelli ve Güneşli adlarıyla toplam 10 köyden oluşuyordu. 



İlk Yerleşim
      1604 doğumlu 16. Osmanlı Hükümdarı Sultan Genç Osman (1618-1622), ava meraklı bir padişahtı. Güngören Köyiçi'nde, günümüzde ilçenin nadir tarihi eserlerinden biri olan Genç Osman Camii'ni ve üst tarafında da bir "Av Köşkü" yaptırmıştı. Ve ayrıca cami ile köşk arasında bir hamam ve köşkün de doğu tarafına bağ yaptırmıştı. Caminin kıble duvarına isâbet eden sağ ve sol iki tarafına yaptırılan ve 1990'lara kadar akar vaziyette kalan iki çeşme ise, kışları sıcak, yazları da buz gibi soğuk akmasıyla ünlenmişti. Günümüzde sağdaki çeşme halen yerinde durmakla birlikte soldaki çeşme kaybedildi. Her iki çeşmeye su veren camiin batısındaki sırtlarda yer alan kaynaklar da, üzerine imam meşrutası ve İmam Hatip Okulu yapılarak tahrip oldu. Yakın zamanlara kadar akan bu çeşmeler artık kurudu. Camiinin üzerine bina yapılan bağından ise eser bırakılmadı. Sultan Genç Osman'ın 20 Mayıs 1622'de Yedikule Zindanları'nda yeniçeriler tarafından şehit edilmesi üzerine yerine Sultan Dördüncü Murat geçmişti. Dördüncü Murat zamanında Yeniçeri Ocağı kaldırılmak istenmişti. Bu çerçevede Sultan Genç Osman'ın Av Köşkü civarındaki binalarda konaklayan yeniçeriler üzerine yürünmüş, buralar top ateşine tutularak yeniçeriler imha edilmişti.Sultan Genç Osman'ın adını alan camiin hizmetinde imam-hatip, müezzin, kayyum, faraşçı ve hizmetli kadrosu olarak 20 civarında insan görevlendirilmişti. Bunların maaş ve camiin masraflarını karşılayacak gelir temini için de Padişah tarafından akar yaptırılmış ve vakfedilmişti. Bu akarların bir kısmı Suriye'de (muhtemelen Şam'da), bir kısmı da İstanbul Karaköy Meydanı'ndaki Ziraat Bankası ve arkasındaki Tatlıcılar mağazalarının karşısında, Bankalar Caddesi'nden inip Galata Köprüsü'ne giden yolun sağında, sıralı Vakıf yükkanlarıydı. Bunlar, günümüzde meydan genişletilmesi münasebetiyle yıkıldı. Muhtemelen camiinin başka gelir kaynakları da vardı. Ancak bunlar vakıf kaynaklarının titiz bir incelenmesine ihtiyaç duyuyor.
 

      Genç Osman'ın katledilmesinden muhtemelen 200 sene sonra, Ahıskalı Aşir Hoca adında bir zat Topkapı'dan bu günkü Güngören toprakları üzerine gelince, içinde keçilerin otladığı cami harabesine rastlamış. Cami belki top atışlarından veya ilgisizlikten bu hale gelmişti. "Bunun vakıflarda kaydı vardır" diyerek Vakıf İdaresi'ne müracaat etmiş ve oradaki kayıtlarda Sultan Genç Osman Camii ve akarlarına rastlamış. Dolayısıyla camiin ihyâ ve idamesi için görevlendirilmiştir.




      Bu çiflikler ve bugünkü halleri şöyledir: 

Eski Adları

Mevki

Durumu

Vidos Çiftliği

Güngören

Yıkıldı

Burgaz Çiftliği

Bağcılar

Yıkıldı

Haznedar Çiftliği

Bahçelievler

Efes Pilsen Fabrika Sahası

Emlak Çiftliği

Davutpaşa Kışlası

Yıldız Teknik Üniversitesi

Ferhatpaşa Çiftliği

Esenler

Bir kısmı Otogar batısında

Başka Çiftlikler

Bilinmiyor

Bilinmiyor


      Aşir Hoca bu çiftliklerde çalışan ve cami görevine uygun gördüğü kişilerden kadrosunu kurup ayin ettirir. Camiyi tamir ettirir ibadete açar. Bu görevlilere caminin güneybatısında yer alan ve şimdiki Köyiçi mevkiinde bahçelievler yapmaları için hazineden arazi tahsis ettirir. Ekip biçmeleri için de şimdiki Abdi İpekçi Caddesi'nin Bağcılar Köyiçi'ne doğru uzanan kısmının batı yakasında, 2.5-3 dönümlük parçalar halinde hazine arazisi tahsis ettirir. Güngören, bu çekirdek kadronun yaptığı evlerin civarına yeni konutların yapılmasıyla bir yerleşim bölgesi haline gelir. Vidos Köyü ismi ise, 1935-36 yıllarına kadar devam etmiş, bu tarihten sonra Rumca isimlerin değiştirilmesi yönündeki karar uyarınca Güngören adını alır.

"En tatlı bamya"


      Vidos Çayırı denen ve cami kadrosundaki kişilere tahsis edilen arazinin siyah toprağı ve tatlı suyu, burada ekilen bamyayı dillere destan hale getirmişti. Burada yetişen başta üzüm olmak üzere diğer meyve ve sebzeler de civar köylere göre tat bakımından farklılık kazanmıştı. Bugün "Çengelköy Hıyarı" ne ise geçmişti "Güngören Bamyası" da aynı şöhrete sahipti. 35-40 sene öncesine kadar özellikle Bağcılar ve Mahmutbey köylülerinde yetiştirilip pazarlanan bamyalar "Vidos Çayırı Bamyası" diye satılırdı. Tartıda okkadan kiloya dönüldüğü 55-60 sene öncesine kadar bazı sebzeler kilo ile pazarlanırken, bamya uzun zaman tane ile satılmaya devam etti. Bamyalar 100'er adetlik paketler halinde satılırdı. Şimdi bu topraklar üzerinde binalar yükselirken, bamya da hafızalarda kalan bir anı oldu.

1955'de nüfus 237


      20-25 hanelik cami hizmetlilerinden oluşan topluluk uzun zaman ulaşım noksanlığı nedeniyle hızlı büyüme olgusuna ulaşamadı. 1955 Genel Nüfus Sayımı'nda, 45 haneden ibaret olan Güngören Köyü'nde 237 kişinin yaşadığı tespit edilmişti. Nesilden nesile gelen bilgilere göre Istranca Ormanları; Arnavutköy, Çatalca, Metris, Atışalanı, Esenler, Güngören ve Marmara'ya doğru uzanıyordu. Ancak bu ormanlar arazi açılması ve yakacak ihtiyacı gibi sebeplerle yakılmış ve tahrip edilmişi. Buralarda ahalinin yakacak ihtiyacı için kontrollü "makta" (yakacak odun kesimi hakkı) uygulaması ise çoktan tarih olmuştu.